AHISKA’NIN HASRET GÜLLERİ
-
10
( Yazan :
Ahmet Ünal ÇAM
http://huzur.sehri.com )
---
YILLARIN ACISI ---
Hasan son ümidini de
bırakmak istemiyordu. 12 yıldır diyar diyar aramıştı, ailesini,
sevdiklerini. Halini bilenlerden borç isteyip hemen trene bindi, Semerkan’ta
doğru yola çıktı.
*** *** ***
Ahıskalılar sürgün
edildikleri yerlere gittiğinde, Rus’ların yaydığı, “Bu güney Türkleri insan
eti yiyorlar, uzak durun” dedikodusuyla yerel halk korkmuş, evlerine
kapanıp, kapılarını-pencerelerini sıkı sıkı kitlemişlerdi. Aradan geçen
bunca yıla rağmen Rus’ların yaydığı dedikodu iki halk arasında oluşan
güvensizliği kaldırmamıştı.Bu korku yüzünden çarşılarda bile iki halk
huzursuz dolaşıyor, birbirine güvensiz davranıyordu.
Semerkant çarşısında,
serseri görünümlü biri durmuş, Nilüfer’e ve elinden tuttuğu çocuğa
bakıyordu. Bunu gören bir adam hızla gelerek Nilüfer’le adamın arasına
girdi;
-Ne bakıyorsun?
Alışveriş telaşındaki
Nilüfer bu olanları fark etmemişti ama biraz ilerdeki tezgahtan endişeyle
gelen Cemile yanlarına dikilmişti. Serseri görünümlü adam, Cemile’yi tanıdı
ama bir şey diyemedi, çocuk Nilüferin elinden kurtulup, karşısındaki adama
gelmiş ve “Baba” demişti. Üstü başı perişan,
serseri görünümlü bu adam Hasan’dı. Hasan bu çocuğun Nilüfer ve karşısındaki
adamın çocuğu olduğunu düşündü, gözünde kabaran yaşları belli olmasın diye
döndü, birkaç adım attı. Cemile sonunda tanımıştı, titrek bir sesle bağırdı;
“Hasan!” .
Hasan durdu, dönmedi.
Olayların farkına varmayan Nilüfer, Cemile’nin bağırmasını duymuş, heyecanla
dönmüştü. Kendisine sırtı dönük adama baktı. Gözyaşları içinde o da bağırdı;
“Hasan!” Kimse kımıldamıyordu. Sanki zaman
durmuş ve Hasan dönüp de bir şeyler söylerse zaman yeniden işleyecek
gibiydi.
Hasan birkaç saniye
durdu. Gözündeki yaşlarla dönmek, Nilüfer’e, çocuğuna, kocasına bakarak daha
fazla kahrolmak istemiyordu, yürüdü.
Nilüfer daha fazla
dayanamadı koştu, sarıldı; “Hasan, …Hasan! Nereye
gidiyorsun.” Hasan bir an diğer adamla göz göze geldi, Nilüfer’i
omuzlarından tutarak itekledi, Nilüfer ağlarken Hasan uzaklaşmaya başladı.
Cemile Hasan’ın
bakışlarından anlamıştı her şeyi, koştu Hasan’ın karşısına geçti; “O
benim kocam, çocuk da benim çocuğum. Nilüfer yıllardır evlenmedi seni
bekledi Hasan”.
Trende, doğum esnasında
annesi ölen Garip isimli çocuğu almıştı yanına Cemile. Savaştan dönüp de
ailesini arayan çocuğun babası Enver, birkaç yıl sonra karısının doğumda
ölümünü ve oğlunun yaşadığını öğrenmiş, araya araya çocuğunu Cemile’nin
yanında bulmuştu. Eşinin acısından sonra çocuğunun da daha fazla acı
çekmemesi için evlenmesini öğütleyenleri dinlemişti. Kendisi gibi acılarla
yoğrulmuş Cemile’yi Kamil efendiden isteyip, evlenmişti.
Yılların acısından,
yılların akan gözyaşlarından sonra yine ağlıyordu Nilüfer ve Hasan.
Yıllardır ilk defa mutluluktan ağlıyordu.
---- S O N ---
Not :
Bu hikayedeki çoğu kısım yaşanmış olayların derlenmesi ve farklı kişilerin
yaşadığı acı olaylardan parçaların,
hikaye içindeki kişilere
uyarlanması şeklindedir. (Garip'in doğumu, yıllar sonra ailesine kavuşmalar
vb..)
Sürgün, korkunç tren yolculuğu
gibi konuların doğruluğunu söylemeye bile gerek yok aslında.
(
Yazan : Ahmet Ünal ÇAM
http://huzur.sehri.com
ahmetunalcam@gmail.com
Kitap için http://ahmetunalcam.googlepages.com/kitap.htm
)
Not : Bu
öyküden gelir amacı gütmeyeceğimden ismimi (mümkünse
web ve/veya email adresimi de) eklemek şartıyla isteyen istediği
yerde yayınlayabilir. Kitap veya dergi baskısı için tek ek şart bana da bir
adet gönderilmesidir.
*
|